30 Temmuz 2004 Cuma

Bizimkisi Büyük Bir AŞK hikayesi...

Toplam neredeyse on yıllık beraberliğimiz,onca yaşanmışlık bu kadar kısa anlatılamaz ama bazı şeylerde vardır ki onlarda anlatılmaz sadece yaşanır.......

Okul sıralarında başladı arkadaşlığımız.İlk başlarda birbirimizi hiç sevmemiştik.Demek ki bu bir gerçek en büyük aşklar nefretle başlarmış:)
Daha sonra nasıl oldu anlamadım bizim oralarda top oynamaya başladın. Bu top da ne tesedüf se hep ben eve girerken kaçardı,sen de gelir alırdın

Sonra birgün sevgili oluverdik.

Mecidiyeköy kazası vardı gülerek hatırladığım.nasılda utanmıştım,koşarak uzaklaşmıştım, keşke sarılıp doya doya öpseymişim seni, Ne salakmışım bu fırsat kaçırılırmıydı hiç
Emirgan’a bayağı kalabalık piknik yapmaya gitmiştik. Biraz dolaşmaya çıkmıştık,kaybolmuştuk. O kadar güzel yağmur yağmıştı ki yürümüş sırılsıklam olmuştuk. Seninle geçirdiğim en güzel günlerden biriydi.Zaten bu günden sonra sevdim seni...

Bazen kavga ettik,çocuklar gibi küstük ayrıldık, Her ayrılıkta İbrahim Erkal kasetleri kırdık.Barıştık yenisini aldık
4 yılı bitirdik acısıyla tatlısıyla..........

Sonra bir gün beni aldın Silivri’ye getirdin. Yol boyunca birşeyler anlatıp durdun. Ciddeye alamadım tabi,evlilikti bahsettiğin......Neredeyse tüm ailen oradaydı.Konuştuk,konuştuk ve sonunda evlenin siz artık dediler.Birden şaşırdım ne diyeceğimi, ama seninle evlenmek hep düşündüğümüz birşeydi...
Sonunda nişanlandık, kısa bir aradan sonra evlilik........Bilmediğimiz ne çok yönlerimiz varmış birbirimizi tanıdığımız onca yıla rağmen.Sanırım zor olan dört yılı atlattık.
İlk evlilik yıldönümümüzü hatırladım. Suç bizde tabi ayın 30 unda evlenilir mi hiç.Cebimizde paramız yok nereye gidecektik ki?Neyse sonunda bir davetiye Tarkan Laila ‘da konser vermeye gelmiş.Oraya gittik.Dönüşte de bayağı yol yürüdük el ele.......
2.yılın sonunda kızımız oldu iyi ki de olmuş.Yoksa kiminle teselli bulacak,babamız gelecek diye heyecanlanacaktık....
ve sen gittiğin zaman sana yazdığım mektuplardan birkaç satır...
10,03,04...gittiğin ikinci günü.......Sen yokken yapacak,yaşayacak bir şey bulamıyorum.Her şey zor geliyor bana işe gelmek zorunluluk,annemlerde kalmak mecburen.Mutsuzum hayatımda koca bir boşluk var,bu boşluğun adı SENSİZLİK.
İlk gün annemlerde kızımla kaldığımı varsaydım.Sende evde kaldın..İkinci gün işe geldim izinlisin diye düşündüm.İ.kaynakları aradı senin yerine başlayanı tanıştıracakmışım yazı işleriyle.
Bu sefer anladım ki sen gerçekten gitmişsin.Akşam eve gidemedim sen yoktun çünkü...Sanki sen kokuyordum. Akşamları elini yüzünü yıkardın parfüm kokusu yayılırdı ya senden,ben de ne sıktın derdim sende sabah sıkmıştım vakko derdin ya, işte öyle kokuyordum bende.kokladım kokladım ama sarılamadım.....
sensizlik böyle bir şey işte..

Bu evliliğimizin dördüncü yılı ve seni ne çok sevdiğiimi bilmeni istedim. Bu sene
sensiz. Ama beraber geçireceğimiz yıllar sonsuz olacak.Eskiden her barıştığımızda bu sefer hiç ayrılmadan sonsuza dek derdik ya işte bu sefer böyle olacak.Askerlik bitecek ve geri geldiğinde Sonsuza dek hiç ayrılmayacağız.......Her şey çok güzel olacak
.İYİ Kİ SEVMİŞİN,İYİ Kİ SEVMİŞİM....
Bu günümüz kutlu olsun Canısım. Çekirdek ailemizle nice mutluluk,sevgi dolu yıllara
Seni kocaman hatta koskocaman seviyorum.
30.07.2004

24 Şubat 2004 Salı

Yollar,Ömrümü Sollar...

Büyükçekmece’ye servis olmadan gitmek uzun yolculuk yapmak gibi bir şey,sanki yol hiç bitmiyor.....
Dün akşamda bindim metro’ya Yenibosna’ya kadar,en arkada sarışın bir kadın vardı iki de kızı biri tıpkı annesi diğeri de babaya benziyor diye geçirdim içimden....Sonra bende böyle olacağım kızımla arkadaş olacak,onlar gibi Taksime gitme planları yapacağımı düşündüm....

Metrodan indim otobüse bindim,cam kenarına oturdum başladı benim uzun yolculuk....

. akşam ne yapsam diye düşünürken,dalıp gittim insanlara,bazısı ne rahattı öyle cimenlere uzanmış elinde sigara keyif yapıyordı.....

Sevgililer vardı el ele tutuşmuş uzaktan hiç seviyor gibi görünmüyordu,sanki en ufak bir şey elleri ayıracaktı......

Genç bir çocuk vardı yeşil düşük bel pantolon giymiş baxorı gözüküyordu,şimdi moda bu oldu ama sevimliydi........

Nasıl karmaşıktı duraklar, otobüsler dolu o kadar yorgunluk, ayakta gideceklerdi ama napalım ilk duraktan binenler şanslı benim gibi.......

Sonra yol kenarında bir araba vardı durmuş küçük bir bebek yeni yürüyor gibiydi babası ellerinde tutmuş belki annesini bekliyorlar almak için........

En sonunda elleri birbirine kenetli sevgili görebildim.Bunlar iyiydi seviyorlar birbirlerini...

Sonra gerçektende insanların maddi durumunu belli ettiğini düşündüm ayakkabıların,bazılarının ne kadar eski,bazılarının sa yeni belki önceden alınmış ama çeşit çokluğundan eskimemiş.......

Yol daha bitmedi......Gene geldim ne pişirsem acaba mevzusuna?En kolayı balık geldi,birkaç misafir gelecekti,balıkçıya gitsem..... üşendim........ inip tekrar binecektim,neyse dedim kendi kendime ne zamandır yemiyoruz zaten......

İndim,önce trabzon ekmeği aldım mis gibi.........balıkçı nasıl kalabalıktı insanlar balık yemeği özlemiş heralde,ne kadar çok balık çeşidi var öyle,bazı balıkları hiç yemedim,görüntüleri iğrenç geliyor nedense,hangi mevsimde hangi balık yenir onu da bilmem ben...

iki tane koca palamut.......hemen yanında manav yemyeşil kıvırcık,biraz da soğan.......ama adam pahalı satıyordu,benden önceki müşteri’nin dediğine göre Nişantaşı fiyatı.Mamanavda adamın arkasından oradan al o zaman dedi,bende pahalı satıyorsun roka almayacağım dedim,benim arkamdan ne dedi acaba...

Neyse yolculuk bitiyor ama önce otobüs gelsin ki bineyim kapıda ineyim.....o da de birkaç genç çocuk var oralarda,etrafta kimse yok tırstım aslında......otobüs geldi bindim nihayet....

Eyvahhhhhh ev harp alanı,en son kızımla,kocam çıkmıştı
24.02.2004