15 Şubat 2013 Cuma

“Havada AŞK Kokusu Var.”


Sevgililer günüymüş bugün, gelen çiçeklerden anlıyoruz…
Yanlış anlaşılma olmasın bana çiçek miçek  gelmedi,  21 Aralıkta kıyamet kopmadı bir şekilde geçti, o gün nasıl geçtiyse bugünde öyle geçer diye bekliyoruz :)
Hamile bir iş arkadaşım var geçen yıl çiçek gelmemişti, hamile diye her özel günde çiçekti, pastaydı geliyor bir şeyler,  çiçeğin yanında ayı var, acaba bir imada mı bulunuyor? Çocuğun ilk oyuncağı diye düşünüldüyse iyi ama sana imaysa kötü şeklinde arkadaşımızla uğraşıyoruz...
 Gül ablamız dün akşam kocasına yarın için bir yerden masa ayırttırmışsındır herhalde demiş, aldığı cevap komik evet iki masa var, mutfakta mı salonda mı yemek istersin olmuş :)

Başka bir arkadaşın eşi ise bir yerden akşam yemeği için masa ayırttırmış, ama arkadaşımız isyanda çiçeğin önemini anlatamadım, öğretemedim bir türlü diyor (Geç oldu ama çiçeği az önce önümden geçti, demek ki öğretebilmiş)
Muhasebe departmanına gelen çiçek oranı gayet iyi üç kişi var, ikisinin kocaları çiçek göndererek turu geçti, diğeri bekar ama sevgilisi yok, gelmedi derdi de yok haliyle…(bizde kıskançlıktan suÇİÇEĞİ  çıkarmak üzereyiz,  çiçek çiçektir sonuçta…Bir de “Sevgililer Günü Katliamı” diye bir film vardı hatırlatayım istedim )
Bana gelince şirkette öğle yemeğinde kuru fasulye vardı, evde de akşam için nohut var, Belli ki kuru ve gazlı bir gün olacak , (Sen hep yanımda ol ben kuru soğana razıyım)
Bir beklentim zaten yok, çiçek göndermeyeceğini de biliyorum, ama mevsim yaz olaydı, dalından bir gül koparıp getirirdi ondan şüphem yok :)
Yalnız olmadığımızı bilmek içimizi rahatlatıyor, Arkadaşlarla eğleniyoruz, belki akşama bir şey vardır, aman çok mu önemli, biz kendimiz çiçeğiz, benim ki aradı kutladı, benim ki güzel mesaj yazmış diyerek teselli ediyoruz birbirimizi. Hele ki kaktüs göndermeyi düşünenleri duyunca iyi ki bir şey gelmedi diye sevinçliyiz hepimiz, yaşasın gelmeyen hediyemiz moduna girdik.

Patronumuzda çiçek yollamadı zaten, eşi koluna girip gelen çiçekleri gösterdi tek tek,patronun cevabı kısa ve içimize su serpecek cinstendi “biz show sevmiyoruz”… :)
Sevgilisi olanlar için kaçışı zor bir gün ama evliler için bahane var, Biz “sevgili değil evliyiz” deyip geçiştiriyorlar, bugünün telafisini doğum günümüzde, evlilik  yıldönümümüz de çıkarmazsak ne olalım yazın bir kenara beyler...!
Hediyeye çiçeğe çok önem vermesem  (olsa iyi olur desem de) alışveriş merkezlerinin süsleri, sokaklardaki kadınların-erkeklerin ellerindeki, iş yerine gelen çiçeklerin etrafı güzelleştirmesi de estetik durmuyor değil hani, her taraf “AŞK” rengi kırmızıya bürünmüş… Sevgi bir güne tabi ki sığmaz, hatırlanmak her zaman güzeldir, özel hissettirir…(Bu gün göndermedin ama herhangi bir gün çiçek gönder de sevindir beni, olmazsa face ‘den duvarıma, twitter’dan adıma :) )

Herkesin sevgisini gösteriş şekli,  zamanı başka... Öyle sevilip öyle sevelim ki her gün 14 şubat tadında geçsin. Hatırlayanın, hatırlamayanın ,Kutlayanın, kutlamayanın bu günü kutlu olsun...
(Dün istediğim bir parfüm vardı almadım, sabah uyandığımda ilk aklıma o geldi, demek ki çok istiyormuşum ama sen ne şanslı bir adamsın ki şirketin interneti bozuk, orda seçenek bile vardı tıkla sevgilin alsın, seni yormayacak kadar da düşünceliydim kendim alacaktım ,  hadi sevin almadım parfümü şimdilik...Akşama havada aşk kokusu olmazsa, yarın bende parfüm kokusu olacak bilgine,sevgine…SENİ SEVİYORUM )

7 Şubat 2013 Perşembe

"O Şimdi Asker"


İki günümüz otogarda geçti, ilk gün askerimizi yolcu etmek için geldiğimizde otobüse binecekken sülüsü unuttuğumuzu fark edip geri dönüyoruz, biraz zorlasak yetişiriz belki, ama riske girmiyoruz,bir gün sonrasına erteliyoruz bileti, Emre sanki bu duruma sevindi,bir gün daha evde duracak olmanın mutluluğu yüzünü aydınlattı :)

2.gün otogar ilk günden daha kalabalık, ağlama sesleri, davul sesleri, "asker gidecek geri gelecek" sloganları birbirine karışmış, büyük uğultu var…Kimileri kucaklarda havalara atılıyor,kimileri omuzlarda taşınıyor, askere gideceklerin yüzlerindeki burukluk içime işliyor.Kimisi anasını,kimisi sevdiğini, kimisi çocuğunu geride bırakmış…  Dışarıda görsen aslında delikanlılar,ama asker olduklarında ana kuzusu hepsi...

Sürekli etrafı seyrediyorum bir an 2004 yılına gittim, yine havalar böyle soğuk,ama soğuğu hissetmiyorum. Kızım babasını yolcu ediyor,henüz konuşamıyor , amca hangisi kızım diyoruz parmağıyla gösteriyor, dede nerde, halanı göster diyoruz gösteriyor.

 Kimlerle yolcu ettiğimiz hayal meyal aklımda, tam otobüs hareket ederken otobüse biniyoruz kızım babasına sarılıp bırakmıyor, otobüsteki diğer yolcular dayanamıyor vedalarına, kızımın gözleri kocaman, tombul yanaklarından boncuk boncuk dökülüyor gözyaşları… 15 ay boyunca her uçak geçtiğinde dedesine uçağı gösterir babasının uçakla geleceğini ona mınnı getireceğini anlatmaya çalışırdı…(mınnı:emzik)

Enginin askerde çekilmiş ilk resmini gördüğümde hissettiğim yokluk hissi anlatılmazdı,resimdeki yüz kafam da o kadar net ki sanki ben çekmişim, her konuşmamızdan sonra ağlamalarımı da unutamam yaşayan bilir…

Bu arada Emre aslında eşimin kardeşi, benim 6 kardeşim var ona 7.kardeşim diyorum, öyle çok severim çünkü, bütün kardeşlerini severim ama Emre hep başkadır benim için, belki de bir kere söylediğim şeyi,ikiletmeden yapan tek kişidir,kızımın en kıymetli amcasıdır.


Şimdi vatanı bekleme sırası sende-sizde, siz nöbette uyumazken, biz rahat uyuyacağız. 30 gün sonra gül kokulu Isparta’da yemin törenine gelip Türk olmakla gurur duyacağız. Vatan size, siz Allaha emanet olun…