28 Eylül 2012 Cuma

Kuş Misali


Ben küçükken çok salakmışım bu sabah gökyüzüne bakarken fakettim...

Bulutlar biraz dağılmış, şekil olarak kaburgaya benziyordu,gerçi ben ay’a da bakar ağzı burnu olduğunu düşünürüm…

Küçüklüğüme inmişken, evin biraz yukarısında mezarlık vardı. Parmakla gösterirsek parmağımızın kopacağını söylerlerdi, es kaza parmağını uzattıysan da bir kere ısırırsan parmağın kopmazmış.

Konuyu dağıtmayalım, uçmaya geri dönelim,hani uçak gider arkasında yolu olur bembeyaz, oraya bakarsan uçarsın sakın bakma dendiğini hatırlıyorum, saflık ya inanıp bakmazdım...

Yıllar sonra anladım uçmak dünyanın en güzel şeyiymiş, uçmak uzakları yakın eder,insan oğlu kuş misali uçar, uçar… Kopilotunu iyi seç yeter.

Herkes başka şekilde uçar,

Okul biter iş bulursun uçarsın,

Aşık olur uçarsın,

İçersin uçarsın,

sevişirsin uçarsın,

dans edersin uçarsın,

sevinçten uçarsın….

bazen hem dans eder içer, sonra sevişirsin duble uçarsın, bazen başın ağrır uçmaktan kaçarsın...

Uçarsın rakı şişesinde balık olasın gelir

Bazen şişeye sığmazsın,

An gelir içmeden sarhoş olursun dertten kederden, sırf anason kokusu uçurur… Aynı masadakiler uzak olur düşüncelere uçarsın, duymazsın, görmezsin...

Öyle ya da böyle uçmanın her hali başka güzel...

Bana gelince ben hayatın hep en içinde… Ruhu, çocukken ki kadar beyaz olmasa da biraz griye çalan renkte ama hala çocuk… İşine gelmediğinden aklı hep çok karış havada...

Küçükken tertemiz ruhumla fark edemediğim o uçağın bıraktığı bembeyaz izin peşinde, bazen hüznüyle, en çok neşesiyle yakalamaya çalışıp, yukardan izliyorum,kuş bakışı,kuş misali hayatı sessizce…


28.09.2012

27 Eylül 2012 Perşembe

Ordan Burdan,DELİ SAÇMALARIM



* Yolda bir kadına bakarsın,bazen bilinçli bazen bilinçsiz,baktığın vakit kadının havası değişir,direk güzelim o yüzden bakıyor moduna girerler hasta olurum…Yürüyüşü değişir bir hava, podyum yürüyüşü modu, o heyecanla topuklu ayakkabı giydiyse ayağı burkulanlar biliyorum, ne biliyorsun be kadın belki toton açık ona bakıyorum :) Ama bizde ki özgüven kimsede yok,yaşasın kadın olmak. Bu arada ben manken moduna Beylikdüzü üst geçitte girebiliyorum,çok geniş podyum gibi...

* Duvarlarda ilan olur,bilmem nerede,bilmem ne için eleman aranıyor, ücret dolgundur, hep merak etmişimdir ‘dolgun ücret’ dediğin ne kadar,kime göre,bana göre 3 dolgunken,sana göre 5, ona göre 1 dolgundur, eminim dolgun dedikleri ücret asgari ücretten az biraz fazla,net olun rica edicem...

* Birde ‘yüksek ökçe’ kavramı var ki en son sınırı nedir merak ediyorum,giymek için özel ders almak gerekir mi? Ben en son 13 cm topukla zor yürürken,yüksek ökçeyle koşabilen var mıdır?

* Birine efendim diyenleri de anlamam,ben sadece telefonda efendim derim,belki doğrusu alo’dur…onun dışında kimseye efendim demem,ben sadece kendimin efendisiyim.

* ‘Karga bokunu yemeden’ uyandık deriz, kaçtır ki kargaların kahvaltı saati?

* Yaptığımız ankette 100 kişiye sorduk,ya da yapılan bir araştırmaya göre diye başlayan istatistikleri kime sorarlar da sonuca varırlar,ben onlardan biri hiç olamadım neden,çevremde olan da yok varsa da benim haberim olmadı.

* Aşkın Ömrü 3 yılmış diyorlar,halt ediyorlar, sen hiç her sabah uyandığında aynı adamın yüzünü görüp varlığına şükrettin mi,resmine baktığın da için sımsıcak oldu mu da benim aşkıma ömür biçiyorsun? Bilsen,biraz daha fırsat versen,en az 13 yıl daha biçerdin AŞK’a…

27.09.2012

19 Eylül 2012 Çarşamba

Son-Bahar



Eylül girdi gireli herkes bir tuaf,ne çok şey almış Eylül ayı bizlerden,kiminin kardeşini,kiminin dedesini,kiminin annesini, en sevdiklerini almış götürmüş..
Benim de canımı yakmış bir Eylül,o zaman haberim olmamış..

Bu sabah arabaya bindim gözlerim dolu dolu oldu,hava durumu gibi yağdı yağacak.Nedensiz sebepsiz, Ne düşündüm hatırımda bile değil, sulu göz olmayı sevmiyorum ama başaramıyorum, bazen bu kadar sulu göz olma diyorum kendime, başkaları için de üzülmeyeyim istiyorum ama olmuyor, bazen sanki herkesin acısı benim acım,çok içten hissediyorum,her şey yaralıyor beni,gözyaşlarım hazır akıp gidiyor,sıf bu yüzden alay konusu olduğum da oluyor,ağlatayım mı seni bile diyenler var hayatımda..

Sokaktaki dilencinin haline üzülüp ağladığımı bilirim,ama sallasan benden çok parası çıkar ona şüphe yok,ama anlık bişey işte,bir kez de yeni hırkamı soğukta çıkarıp vermiştim bayılan birine meğerse o hep bayılırmış her yerde,bir ara modaydı sara hastalığı...

Garip ama bir arkadaşım var bazı zamanlar göz göze gelir ikimiz de gözyaşı dökeriz sadece birbirimize bakarız, o enerji geçer benden ona,ya da ondan bana bir şey vardır illaki hissederiz en içten ve gözyaşlarımız süzülür gözlerimizden…

En çok güler miyim ağlar mıyım sorusunun cevabı tabi ki gülüyorum.

Neyse Eylül ayı hüzün ayı diyorum, Nisan gibi Mayıs gibi bir şey sanki,İLK-SON-BAHAR,haksızlık mı ettim Mayıs’a oysa beni armağan etmişti hayata, yok ya benim doğum tarihim bile belli değil, belki Ağustos, belki Temmuz kesin yaz çocuğuyum ben enerjimden belli öyle hissediyorum.

Nasıl hissettiğim yaştaysam, yazın doğdum ben. Bu ayı sevmiyorum ,içimde hep bir kaçış isteği her şeyden herkesten,kimseyle konuşmasam da olur,çekileyim kabuğuma çıkmayayım bir süre,dinlenip çıkayım kabuğumu yenilemiş olarak mesela…

SON-BAHAR saçmalıkları okudunuz benden,yazdım rahatladım sanki,şimdi daha iyiyim,kabuğuma da çekilmiyorum vazgeçtim,ben pes etmem,zoru severim,ilk olsun son olsun baharları da seviyorum.
Her mevsim güzeldir,çünkü hayat güzeldir.

AN GELİR,HERKES İÇİN KÜÇÜK SENİN İÇİN BÜYÜK BİR MUCİZE GERÇEK OLUR..dilerim mucizelerle dolu olsun bahar ayımız,her son bir başlangıç değil midir zaten?o halde güzel başlangıçlara…

                                                                                                                                                     19.09.2012