Hangi yazıyı okusam 30′lu yaşları “gelmeyen
yetişkinlik” ya da “tutuklu kalmış ergenlik” olarak tanımlıyorlar, ya da yaş 35 yolun yarısı şiiriyle…
Yolun
yarısımı bilmem de en “farkındalık”
yaşı 30’lar..Ayakların yere daha sağlam bastığı, sen istedikten sonra yapmak
istediğine kimsenin mani olamayacağı yaşlar.”Kadının yapmak istediğini
erteleyebilirsiniz ama engel olamazsınız”ın tam yaşı..
Bu
yaşlar boşanmanın en çok yaşandığı yaşlarmış,ben bunu da değişen beklentiler,boşa
geçmiş olarak görünen yaşları yakalamak
istemek olarak tanımladım kendimce,hayat arkadaşınla mutlu değilsin,hani
farkındasın ya her şeyin boşa hayatını yaşa durumları...
Utangaçlık,çekingenlikte
bitiyormuş kadın istediğini net ifade edebiliyormuş cinsel anlamda.
Her
neyse işte, çok bilimsel konuştum, kendime bakarak yazayım, analiz edeyim 30’ları…
Aynaya
bakınca beni güzel görüyorum ve
kendinden emin. Yaşla beraber biraz çizgiler belirginleşmiş, ama kırışırım diye
gülmekten mahrum etmiyorum kendimi, kaz
ayağım varsın olsun, yüzümdeki her çizgi benden, yaşanmışlık izleri…
İtiraf
etmeliyim ki İlk beyaz çok zoruma gitti, sanmıştım ki saçlarımda beyaz olmaz, sadece
3 tane o da dışarıdan bakınca görünmüyor zaten, neyse ona da alıştım
kabullendim…Tek eksiğim sürekli yüreğimin sesiyle hareket ediyorum, mantık
devre dışı bende…
Hayatıma
yeni birilerini dahil etme kısmı biraz zor, bu yaştan önce kimler varsa onlarla
yola devam etmek daha kolay gibi geliyor. Güven istiyorsun çünkü yeni
birileriyle tanış, kaynaş o kadar zamanım yok, elde olanlarla güzel yaşımı
değerlendirmek daha cazip…
30
yaşına kadar evlendin evlendin, sonra vay haline, mahalle baskısı oluyor
üstünde, o da yetmiyor çocuk istiyorsun artık, bu yaşlar son fırsat çünkü yaptın
yaptın, İyiler kapılmış, olanları da sen beğenmezsin, üzümün sapı armudun çöpü
derken zaman akıp gidiyor eyvah…
Benim
en büyük avantajım erken evlenmek oldu, kocaman bir kızım var, pişman değilim
asla… Hımm başka B’AŞK’a bakıyorum hala aynı. Resmine bakınca hala içim eriyor
biliyorum çok salak’ça ama öyle işte…
İşin
komiği her yerde en çok kocam diyen benim sanırım, eşim yabancı gibi, kocam
olunca daha benim hissediyor insan, zaten bir Demet Akalın’ın, bir Arman Ayşe’nin, bir Mine ’nin (o kendini
biliyor) bir de benim kocam var.
Görmemişlerin kocası olmuş durumları ama çekip bir yerlerini koparmayız rahat
olsunlar J
Neyse işte yazıyı bir daha okudum ve
teyit ettim benim yetişkinlik hala gelmemiş, bir de sende tutuklu kalmışım… 20.12.2012
4 yorum:
hiç sıkılmadan yorulmadan okudum.bayıldım.yüreğine sağlık çılgın kadın....
Seviyorum senin yazılarını. Senin kalbinden kalemine indikten sonra ki kısım bana eğlenceli ve duygusal geliyor. Geçen yazıdan gazla bir açtım sayfayı, baktım bizim kız büyüme sancılı karalamış satırları ama yine keyifli. Senin gözlüklü kısa saçlı, formda piliç her daim piliç, kotlu nike ayakkabılı halini severim ben, sen büyümezsin, yaşlanmazsınnn, kızın annen gibi durur, sen her daim filinta giller var ya işte onlardansınnn:) maşallah kızımaa:O
"Tek eksiğim sürekli yüreğimin sesiyle hareket ediyorum, mantık devre dışı bende… " demişsin ya Zeynep, işte seni duygu yüklü, insani, sevimli, doğal ve eğlenceli yapan bu özelliğin. Aman büyüycem diye onu kaybetme sakın.
Yoksa okumam blogunu! :)
Tansel
Farkındalığın farkettiğin kadarındad
ır. Hayatta ıskaladıklarının farkında olup onları almadan gitmeyeceğim demektir 30'lar. " Şimdi daha iyi anlıyorum " u daha sık kullanmaktır 30'lar.
Yorum Gönder