20 Aralık 2012 Perşembe

30'lu yaşlar..


 
Hangi yazıyı okusam 30lu yaşları “gelmeyen yetişkinlik” ya da “tutuklu kalmış ergenlik” olarak tanımlıyorlar,  ya da yaş 35 yolun yarısı şiiriyle…
Yolun yarısımı bilmem de en “farkındalık” yaşı 30’lar..Ayakların yere daha sağlam bastığı, sen istedikten sonra yapmak istediğine kimsenin mani olamayacağı yaşlar.”Kadının yapmak istediğini erteleyebilirsiniz ama engel olamazsınız”ın tam yaşı..
Bu yaşlar boşanmanın en çok yaşandığı yaşlarmış,ben bunu da değişen beklentiler,boşa geçmiş olarak görünen yaşları  yakalamak istemek olarak tanımladım kendimce,hayat arkadaşınla mutlu değilsin,hani farkındasın ya her şeyin boşa hayatını yaşa durumları...
Utangaçlık,çekingenlikte bitiyormuş kadın istediğini net ifade edebiliyormuş cinsel anlamda.
Her neyse işte, çok bilimsel konuştum, kendime bakarak yazayım, analiz edeyim 30’ları…

Aynaya bakınca beni güzel görüyorum  ve kendinden emin. Yaşla beraber biraz çizgiler belirginleşmiş, ama kırışırım diye gülmekten mahrum etmiyorum kendimi,  kaz ayağım varsın olsun, yüzümdeki her çizgi benden, yaşanmışlık izleri…
İtiraf etmeliyim ki İlk beyaz çok zoruma gitti, sanmıştım ki saçlarımda beyaz olmaz, sadece 3 tane o da dışarıdan bakınca görünmüyor zaten, neyse ona da alıştım kabullendim…Tek eksiğim sürekli yüreğimin sesiyle hareket ediyorum, mantık devre dışı bende…
Hayatıma yeni birilerini dahil etme kısmı biraz zor, bu yaştan önce kimler varsa onlarla yola devam etmek daha kolay gibi geliyor. Güven istiyorsun çünkü yeni birileriyle tanış, kaynaş o kadar zamanım yok, elde olanlarla güzel yaşımı değerlendirmek daha cazip…
30 yaşına kadar evlendin evlendin, sonra vay haline, mahalle baskısı oluyor üstünde, o da yetmiyor çocuk istiyorsun artık, bu yaşlar son fırsat çünkü yaptın yaptın, İyiler kapılmış, olanları da sen beğenmezsin, üzümün sapı armudun çöpü derken zaman akıp gidiyor eyvah…
Benim en büyük avantajım erken evlenmek oldu, kocaman bir kızım var, pişman değilim asla… Hımm başka B’AŞK’a bakıyorum hala aynı. Resmine bakınca hala içim eriyor biliyorum çok salak’ça ama öyle işte…
İşin komiği her yerde en çok kocam diyen benim sanırım, eşim yabancı gibi, kocam olunca daha benim hissediyor insan, zaten bir Demet Akalın’ın, bir  Arman Ayşe’nin, bir Mine ’nin (o kendini biliyor)  bir de benim kocam var. Görmemişlerin kocası olmuş durumları ama çekip bir yerlerini koparmayız rahat olsunlar J
Neyse işte yazıyı bir daha okudum ve teyit ettim benim yetişkinlik hala gelmemiş, bir de sende tutuklu kalmışım…
                                                                                                                        20.12.2012
                                                                                                                    

4 yorum:

semsi dedi ki...

hiç sıkılmadan yorulmadan okudum.bayıldım.yüreğine sağlık çılgın kadın....

Funda Öztürk Alban dedi ki...

Seviyorum senin yazılarını. Senin kalbinden kalemine indikten sonra ki kısım bana eğlenceli ve duygusal geliyor. Geçen yazıdan gazla bir açtım sayfayı, baktım bizim kız büyüme sancılı karalamış satırları ama yine keyifli. Senin gözlüklü kısa saçlı, formda piliç her daim piliç, kotlu nike ayakkabılı halini severim ben, sen büyümezsin, yaşlanmazsınnn, kızın annen gibi durur, sen her daim filinta giller var ya işte onlardansınnn:) maşallah kızımaa:O

Bir Kuzguncuk Dükkanı dedi ki...

"Tek eksiğim sürekli yüreğimin sesiyle hareket ediyorum, mantık devre dışı bende… " demişsin ya Zeynep, işte seni duygu yüklü, insani, sevimli, doğal ve eğlenceli yapan bu özelliğin. Aman büyüycem diye onu kaybetme sakın.
Yoksa okumam blogunu! :)
Tansel

Gülçin Tarcan dedi ki...

Farkındalığın farkettiğin kadarındad
ır. Hayatta ıskaladıklarının farkında olup onları almadan gitmeyeceğim demektir 30'lar. " Şimdi daha iyi anlıyorum " u daha sık kullanmaktır 30'lar.